28 Haziran 2012 Perşembe

Beynin Sihirli Güçleri

Yıllardır süregelen araştırmalara rağmen, halen beynimizin gizemi tam olarak çözülmüş değil. Bilim adamları her gün bu konuda birçok teori ileri sürmekteler. Örneğin; okumayı gözümüzle değil de, beynimizde yaparsak, dakikada yüz bin kelime okuyacak bir kapasiteye sahip olduğumuz bunlardan biri.
Ayrıca sürekli beynimizin yüzde kaçını kullandığımıza dair de birçok söylenti dolaşmakta ortalıkta. Bir bakıyoruz %11'ini, bir bakıyoruz %1'ini, bir bakıyoruz %3'ünü kullanıyormuşuz. İlginç olansa, daha bütününü çözemediğimiz bir yapının, kaçta kaçını kullandığımıza dair sonuçlar üretebilmemiz. 
Beynimin İçinde Ne var?
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, yapılan çalışmalar neticesinde bu gizemli yapının ne kadarını kullandığımız netleşmese de, gerçekten karmaşık ve bir o kadar da olağanüstü yeteneklere sahip olduğunu artık biliyoruz.
İnsanoğlunun geldiği ve gitmekte olduğu yola bakarsanız aslında bunu kavramak o kadar da zor değil. Bundan 50 yıl önce hayal olanlar, bugün gerçekliğimizin ayrılmaz bir parçası. İlk bilgisayarlar evimize dahi sığmayacak büyüklükteyken, şimdi onlardan çok daha güçlü ve hızlı olanlarını cebimizde taşıyoruz. Cep telefonlarıyla görüntülü iletişim kurmaktan kredi talebine kadar her şeyi yapıyoruz.
Dedelerimiz, babalarımız olanlar karşısında şaşkına dönüp defalarca kullanma kılavuzunu okudukları halde hiçbir şey anlamazken, biz anne karnında eğitim almışız gibi iki düğmeye basıp bitiriyoruz işi. 
Büyüklerse bizim zekamız karşısında gururla, bir tavus kuşu misali kabarıyorlar: "Bizim oğlan çok zeki maşallah, ben bu DVD'nin altyazı ayarlarını yapayım diye ders kitabı gibi kılavuzu okurken, aldı kumandayı eline, başlattı filmi, yapıştırdı altyazıyı. Ben diyordum zaten televizyonun karşısında saatlerce oturup boş boş baktığına aldanmayın, bu çocuk zeki diye…"
Şimdi bu durum size üstünlük sağlıyor gençler ama fazla sürmeyecek saltanatınız. Beyin denen mucidin             yapacaklarına sizin de yetişmekte zorlanacağınız zaman gelecek elbet. Onun sınırsızlığının farkına vardıkça, sizin de soluğunuz kesilecek.
Sağ-Sol Beyin mi?         Hani Benim Tek Beynim Vardı?
Rahat olun, kandırılmış değilsiniz. Yıllarca tek beyninizin olduğuna inanıp şimdi iki tane olduğunu öğrenip sarsılmayacaksınız.
Gerçekte iki yarım küreden oluşan tek bir beyne sahipsiniz. Beyninizin bu yarımküreleri, aralarında iş bölümü yaparak çalışırlar. Her ikisinin de görevleri farklıdır.
Sol beynin işi matematiksel işlemler, dil, mantık, bilim, analiz iken sağ beynin işi hayal gücü, sanat, sezgiler, bütünü görmek, üç boyutlu düşünme, müzik ve sentez üzerine kuruludur. Bu ikisini fabrikada çalışan iki işçi gibi düşünebilirsiniz. Sahip oldukları görevler doğrultusunda üretim yaparlar. Dış dünyadan algıladıklarını fabrikada işler, yorumlar ve size sunarlar.
Sol beyin kelimler ve sayılar yoluyla çalışır. Sağ beyin ise görüntülerle düşünür. Ayrıca sol beyin bedenin sağ yarısını yönetirken, sağ beyin sol yarıyı yönetir.
Sol beyni bir bilgisayara, sağ beyni de bir cam küreye benzetebilirsiniz. Sol beyin mantıksal analizlerle adım adım çalışırken, sağ beyin hayal etmekte, kurgulamakta ve bütünü algılamaktadır.
Sonuçta her ikisi de tek bir fabrikada çalışan işçilerdir ve o fabrikaya yaptığınız yatırım ölçüsünde, üretim ve kâr elde edersiniz.
Hangisini Kullansam Acaba?
Sağ ve sol beynin görevlerini okuduğunuzda, muhtemelen kiminiz sol beyni daha işlevsel bulurken, kiminiz "Sol beyin de neymiş, sağ beyin en iyisi" gibi düşüncelere kapıldınız.
Özellikle belirtelim ki; hangisi size daha yakın, daha iyi geldiyse, yani hangisine içiniz daha çok ısındıysa, onu daha çok kullanıyor olma ihtimaliniz yüksektir.
Bazı insanlar vardır; hep mantığın yolunu izlerler. En basit şeyde bile hesapların arasına gömülürler. Ayrıntıları kolaylıkla fark edip detaya inerler. Ezbere çok yatkındırlar ve sayılarla araları çok iyidir. Bazı insanların da hayal güçleri çok gelişmiştir. Kimsenin ummadığı bir anda çok ilginç fikirler ortaya atarlar. Yaratıcılıkları harikadır. Bütünü kolaylıkla algılayıp aktarabilirler. Enteresan benzetmeler kullanıp olayları şaşırtıcı bir şekilde birbirine bağlarlar. Bunun sebebi, zihinlerindeki terazinin bir kefesinin daha ağır basmasıdır. Kimisi sol beynini kullanmaya daha yatkınken, kimisi de ağırlıklı olarak sağ beynini kullanmaktır.
Prof. Ornstein; insanların sağ ve sol beyinlerinden birini diğerinden daha öncelikli olarak kullanabileceklerini ortaya koyan ve beynin sağ-sol yarımküreleri üzerine yapılan araştırmaların temelini atan kişidir. Ornstein aynı zamanda; iki beyin birlikte çalışırsa, genel yetenek ve etkide çok büyük bir artış olduğunu da keşfetti.
Eskiden zekanın, beynin büyüklüğü ve beyin hücrelerinin sayısıyla doğru orantılı olduğu zannediliyordu. Ancak günümüzde; zekanın beyin hücrelerinin sayısıyla değil, beyin hücrelerinin arasındaki bağların artmasıyla doğru orantılı olduğu anlaşılmış durumdadır.
Aslında bu, son derece iyi bir haberdir. Çünkü zeka beyin hücrelerinin sayısına bağlı olsaydı, hiç şansımız kalmazdı. Beyin hücreleri çoğalmadığı ve öldükten sonra yenilenmediği için, zihnimizin potansiyelini arttırmak, zekamızı geliştirmek gibi kavramlar hayatımızda doğmadan ölmüş olurdu. Oysa beyin hücreleri arasındaki bağlar güçlendirilebilir ve arttırılabilir bir yapıya sahiptir. 
Ornstein'nin de ortaya koyduğu gibi; "İki beyinden zayıf olanı, daha kuvvetli olan ile işbirliği içinde çalışmak için harekete geçirilirse, genel kapasitede de büyük bir artış olur." Yani "Hangisini kullansam acaba?" sorusuna vereceğiniz yanıt; "Her ikisini de…" olmalıdır.
Terazinin kefelerini dengeleyip fabrikanızdaki işçilerin birlikte işbirliği içinde çalışmalarını sağladığınız noktada, zihinsel olarak gelişmeye başlarsınız. Algılamalarınız güçlenir, öğrenmeleriniz hızlanır, yaratıcılığınız artar ve karmaşık olaylar arasında bile bağlantı kurup yorum yapabilirsiniz. Bu artış sandığınızdan daha hızlı ve katlanarak artan bir süreçtir.
Diyelim ki sol elinizle 50 kg yük taşıyorsunuz. Sağ elinizle de 50 kg yükü kaldırabiliyorsunuz. Her ikisini kullandığınızda kaldırabileceğiniz yükün miktarı 100 kg değil, en az 200 kg'dır.
Sol ve sağ beyninizi de birlikte kullandığınızda gelişiminiz katlanarak artar. Yani beyniniz için artış oranı; 1+1=2 değil; 1+1= en az 4'tür. Başka bir deyişle aritmetik değil geometrik artışlar oluşur.

Dahilerin beyni

Einstein bir yaz günü tek başına bir tepede otururken hayalinde güneş ışığına binmişti. Evrenin en uzak köşelerine giderek saatlerce dolaşıp geri geldi zihinsel dünyasında. Ve bu yolculukta bazı sonuçlara ulaştı. Bunu teyid etmek için güneşin başka bir yöndeki ışığına bindi ve evrendeki yolculuğuna başladı. Bu gezinti aylarca, yıllarca sürdü. Bu arada laboratuvarındaki araştırmaları da hummalı bir zihinsel ve fiziksel faaliyet içinde devam ediyordu. Laboratuvar araştırmalarını ve hayallerini birleştirerek yani sol ve sağ beyin aktivesi ve işbirliğiyle bir sonuca vardı: “Evren kıvrımlı ve sonludur.” Bu teorisini geliştirmesinde günlük düşünsel gezilerinin payı büyüktür. Hatta rüyalarında bile bu sonucu yaşamıştı. Düzenli olarak günde 1 saat hayal koltuğuna oturan Einstein, kurduğu hayal oyunlarıyla birçok buluşunu ve teorisini bilim dünyasına sundu. Burada da her iki beyin devredeydi.

Birçoğunuz Einstein’ın sol beyin ağırlıklı (matematik-mantık) düşündüğünü söyler; ama gerçeğin hiç de öyle olmadığını yukarıdaki satırlardan anladınız. Her iki beyni gerektiği yerde kullanan bir dahi var karşımızda. Özellikle üretkenlik, buluşçuluk ve sezgi ağırlıklı sağ beyni için özel bir saati sektirmeden ayıracak kadar disiplinli ve bilinçli bir Einstein var sahnede. 

Fatih Sultan Mehmet

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u almak için her türlü planı ve hazırlığı yapmıştı. Hiç hesap etmediği engeller onun azmini kıramadı. Bizanslıların Haliç’e zincir germesiyle Osmanlı gemilerinin önü bir anda kesilmişti. Sanki bütün umutlar yok olmuştu. Bunca hazırlık boşuna mı gidecekti? Elbette hayır! İşte o an Fatih Sultan Mehmet’in zihninde sezgi ağırlıklı sağ lob ve üretken zeka devreye girdi. Sol lob ile sağ lob hiç durmak bilmeyen bir sohbete başladı. Corpus collosumda (beynin her iki lobu arasındaki bilgi iletişimini sağlayan sinir ağlarından oluşan yapı) inanılmaz bir trafik sözkonusuydu. Kalıplar kırılmış, tekdüzelikten uzak bir düşünme süreci başlamıştı en başta ki gibi... Ama şimdi çok daha yoğun ve hızlı bir trafik vardı. Dehanın ateşlendiği, sezgisel gücün hayata geçirildiği andı bu. Her iki beyin birlikte çalışarak müthiş bir sinerji oluştu, zihinsel potansiyel en yüksek seviyeye çıkmıştı. Kararlılığı ve azmi bitmez tükenmez bir liderdi Fatih. Önce zihninde, daha sonra da gerçekte gemileri karada yürüterek imkansız ve sıra dışı görülen bu hadise tarihte bir ilk olarak kayıtlara geçti. Gemiler bir gecede Kasımpaşa’dan Haliç’e indirildi. Bir çağ kapandı ve yeni bir çağ başladı.

Arşimed

Arşimed hamamda iken tasın suda batmadığını gözlemleyince suyun kaldırma kuvvetini önce sağ beyninde imgelemiş, daha sonra sol beyniyle bu teorisini bilimsel olarak ispat etmiştir. Her iki beynin işbirliği bu buluşun gerçekleşmesinde temeldir. 

Leonardo Da Vinci

O bir matematikçi ve doktor, o bir mühendis ve heykeltraş, o bir ressam ve müzisyen idi. Daha ne olsun değil mi? Beyninin her iki lobunu eş zamanlı kullanabilen tarihin en büyük dahisi olarak kabul ediliyor. Hem sol eliyle hem de sağ eliyle yazı yazabiliyor ve her türlü işi yapabiliyordu. Bu büyük dahi Leonardo Da Vinci’dir.    

Sağ ve Sol Lobun Tarihsel Mucizeleri

Tarihte büyük sıçramalar yapanlar, beynin her iki lobunu da birlikte kullanan insanlardır. İki lob arasında muhteşem bir diyalog gerçekleşir. Sağ ve sol lob âdeta tek yumurta ikizi gibidir. Mantık, matematik, sezgi ve hayâl el ele yürümeli ve birbirini tamamlamalıdır. Yoksa günümüzün çaresiz insan portresi karşımıza çıkacaktır.

Hayâl gücü, ekzantrik fikirler oluşturma, düşünülmeyeni düşünebilme insan zihninin üretkenliğini açığa çıkarır. Bu sebeple sağ lobun devreye sokulması gerekiyor. Bu tarz düşünen insanlarda duyusal keskinlik, üretken ve duygusal zekâ devreye girerek farkı meydana getiriyor. Matematik ve mantık işlemlerini yapabilen makinaları yaptık: Bilgisayarlar… Duygusal zekâ ve üretken düşünce ise sadece insanda var. 

Ne ilginçtir ki dünyanın en iyi bilgisayarından binlerce kat güçlü olan beynimizi her iki lobuyla dengeli kullanabilmekten aciziz, tembeliz. Ve “benim beynim süper” diyerek hava atanlar havalarını alıyorlar, bilsinler! Televizyonun önünde amaçsızca oturup zaman öldürenler(!) yavaş yavaş öldüklerinin farkında bile değiller. 20’li yaşlarda ölüp 60’lı yaşlarda gömülmek istemiyorsanız kendini bilen, yeteneklerinin farkına varan, daima bir keşif ile öğrenmeye ve gelişmeye devam eden bir birey olun. Her iki beyninizi dengeli kullanan bir insan olmanın yollarını merakla, heyecanla arayın, öğrenin, sorun, anlatın, araştırın, yazın, uygulayın ve içselleştirin. Seminer ve kurslara katılın. Çünkü böyle bir etkinlikte farkına varmadığınız birçok bilgiye ulaşma şansınız var. Bazen bir seminer 100 kitap okumuş gibi etki bırakabiliyor kişide. Bu fırsatı kaçırmayın! Yatakta amaçsızca saatlerini öldüren bir insan olmaktan azat edin kendinizi. Dolayısıyla kendinizi (Kendine değer vermeyen insanın çevresine faydalı olabileceğini düşünüyor musunuz?) ailenizi ve bu ülkeyi seviyorsanız ne yapacağınız ile ilgili şimdiden düşünün. Vesselam çalışalım, okuyalım ve aksiyon adamı olalım. 

Kimin Dahi Olacağını Bilemeyiz!

Einstein’ın lise yıllarında matematik dersinde zayıf olduğunu ve bu sebeple viyolonist olmaya karar verdiğini biliyor muydunuz? Ve 4 yaşına kadar konuş(a)mayıp ailesini tedirgin ettiğini… Kimin dahi olacağı hiç belli olmaz. Öğrenme tipi farklı olup okulda sizi dikkatle dinlemeyen bir öğrenci olabilir. Dışarıyı izleyip hayal kuran bir çocuk da olabilir. Önemli olan, bizlerin bu durumdan bu tarz çocuklar için nasıl bir sonuç çıkarabileceğimizdir. Zaten bu bilgiye sahip isek ve iyi bir gözlem yeteneğimiz de varsa, her iki beynini kullanan geleceğin büyüklerini yetiştirmiş oluruz.

26 Mayıs 2012 Cumartesi

Zeka kübü nasıl yapılır 3. Bölüm

Zeka kübü nasıl yapılır 3. Bölüm

Zeka kübü nasıl toplanır 1. bölüm
Zeka kübü nasıl yapılır 2. bölüm
Zeka kübü nasıl yapılır 3. Bölüm

Zeka Kübü Nasıl Yapılır 2


Zeka Kübü Nasıl Yapılır 2

Zeka kübünün nasıl toplanıldığını merak edenlere.
Zeka kübü nasıl toplanır 1. bölüm
Zeka kübü nasıl yapılır 2. bölüm
Zeka kübü nasıl yapılır 3. Bölüm

Zeka kübü nasıl yapılır

Zeka kübü nasıl yapılır..

Anlatıldığı gibi bir takım çözüm algoritmaları uygulamanız gerekiyor. Bunları youtube videolarından kolayca izleyerek ezberleyeblirsiniz.
Benim söylemek istediğim ise çözüm mantığına dair bir kaç detay.
1. ilk dikkat edilmesi gereken unsur küpün ortasında yer alan renkler yer değiştirmezler. Dolayısıyla orta kısımda yer alan renk o yüzeyin olması gereken renktir.
2. Orta elemanların dışında iki renkli ve 3 renkli(köşeler) olmak üzere 2 tip eleman daha bulunur küpte. Yapılması gereken bu elemanları bir bütün olarak düşünüp elemanları doğru yere götürmektir.
3. Çözüme başlarken önce bir üst renk seçilir ve orta ikili elemanlar bu renge göre doğru yerlerine taşınır.
4. Üst-orta elemanlar yerine yerleştirildikten sonra üst-köşe elemanlar yerlerine konulur.
5. Daha sonra ikinci kattaki köşe elemanlar yerleştirilir.
6. En alt kattaki elemanları yerine yerleştirmek için bir dizi algoritma uygulamanız gerekiyor.
Rubik küp çözmek, genel olarak zeka ile ilgili olmadığını söyleyebilirim. Belirli sıra ile yapmanız gereken çevirme işlemlerini ezberleyip uyguluyorsunuz.
Ben yeni bir çözüm şekli buldum diyen varsa işte o beri gelsin. Zeka kübü nasıl toplanır 1. bölüm
Zeka kübü nasıl yapılır 2. bölüm
Zeka kübü nasıl yapılır 3. Bölüm